Ana içeriğe atla

From Russia With Love

 

 

     Bendeniz Rusyaya da gitmiştim bi aralar. Taa 2015 yılı olmalı. İtalyadan dönmüşüm, aylardır evdeyim canım feci sıkılıyor. E gezmeye devam ediyim bari dedim. O zamanlar rusyaya vizesiz gidiliyor. 1 Mayıs burda da resmi tatil ilan edilmiş. Aklıma yattı, bi moskovaya gideyim. 1 Mayısta kızılmeydanda ki gösterileri izleyeyim dedim kendime ve bileti aldım. 

Nazım, Nazım'ın mezarında


     Sheremetyevo havaalanına indim. Şehir merkezine tren var. Biletinizi atmayın çünkü bileti binerken değil, inişte çıkarken turnikeye okutuyorsunuz. Şimdi asıl sorun dil meselesi. Alfabe farklı. Burdan gitmeden kiril alfabesinin latin alfabesindeki karşılıklarını gösteren bir liste aldım. iyi ki almışım. Yahu o da yetmiyor. Ben gittiğimde hiç latin alfabesi ile yazılmış tabela yoktu. Birader turist var, bilmeyen var. Koysanıza şunun latin karşılığını. Havaalanı treni metro başlangıcında indiriyor. Orda bikere etrafınıza üşüşüyorlar hemen.  ingilizcede bilmiyorlar. bişeyler diyorlar anlamıyorum. Kızılmeydana gidicem, tabelaları okuyamıyorum.  O durak senin bu durak benim dolanıp duruyorum. Bir de beni yanlış yönlendiriyorlar. Görevliye sordum o da s.ktir çekti. Tam labirente döndü. Moskova metrosu sanat galerisidir. Yahu yaşadığım stresten sanat eserlerine bakamıyorum.





 Sonun da baktım iki kız. Yanlarına gidip yardım istedim. Ama ağlıycak vaziyetteyim. Kızlar bana baya bi yardımcı oldu. Derya diye tatar bi kız çıktı. Yeminle kıza sarıldım. O kadar stres olmuşum. Sonun da kızılmeydana indim. Bi de ne göriyim. Polis tüm girişleri kapatmış, turistleri kesinlikle içeri almıyorlar. Görebildiğim her ihtimali denedim ama yok. 

Polis kızıl meydana girişi tümden kapamıştı.

Binalarda hala sovyet izlerini görmek mümkün


2. Dünya savaşında ölen askerlerin anısına sürekli yanıyor.


Moskovadan bir kare



     Rus bayan polisin biri bana yardımcı olmaya çalıştı. Bi kağıda "Lenin" yazmıştım. Hani mozoleye gideyim diye. Kadının amiri geldi o da s.ktir çekti. Etrafta baya turist var ama kutlamaların yapıldığı meydana almıyorlar. Gidenleri görüyorum sadece. Millet askeri kıyafet giymiş, elde sovyet bayrakları. Yani öyle bi polis varlığı var ki; bizde böyle bişey yok. Sanırım putin kızılların yeniden iktidarı ele geçirmelerinden korkuyor. Epey zaman böyle dolandım etrafı geziyorum. Sonun da baya bi üşümüşüm. Baktım bi Mc Donalds'a gidip oturayım bari dedim. Bişeyler yer ısınırım. Yolda polis çevirdi. Çantanı aç dedi. Naptım ki dedim. Bişey yapmadın ama yine de aç dedi. Açtım çantayı şöyle bi bakıp git dedi. Neyse girdim restorana sipariş vericem, gezgin olduğumu anlayan kasiyer, Nerelisin diye sordu. Türkiye diyince; Ben Ermeniyim dedi. Nefret dolu gözlerle bana baktı. Tırstım. İçimden ulan bu yemeğe zehir falan katar diyorum. Servisi de o yaptı. Baya da bi sohbet ettik. Türkiyeden dert yanıyor. Epeyce oturdum. Kadının biri gelip yanıma oturdu. Yan bina da sanat sergisi varmış onu görmeye gelmiş. Baya bi sohbet ettik. Evli 2 çocuklu bi bayan. Daha yeni yeniden anne olmuş, biraz gezip stres atmaya çalışıyorum diyor. Ardından gösteriden gelen yaşlı hatunlar yan masalara doluşmaya başladılar. Onlar sorular soruyolar bana, genel olarak çok hoşsohbet sıcak kanlı insanlar. Bizde ki gibi "ne var ne istiyorsun" şeklinde bi tavırları yok. Bi ara yaşlı bi kadına komünistmisin diye sordum. Hayır değilim ama işçiyim dedi. Neyse çıktım restorandan kalacağım hostele gidicem. Metroda yine sorun. Sonunda vardım hostele. Genç bi çift işletiyor. Oda da asyalılar var. Nasıl biyere düştün oğlum nazım diyorum kendime. Ertesi gün çıktım moskovayı geziyorum. Bolşoy tiyatrosu, Lenin kütüphanesi, meydanlar.

Bolşoy tiyatrosu

Lenin kütüphanesinin önü



 Ama bu 2. gün itibariyle metroyu iyice belledim. Ver elini kızılmeydan, giremezsin diyorlar. Sebep? Rusya da her yıl mayıs ayında Nazi almanyasını yenmenin yıldönümü kutlanıyor. Bu süre boyunca provalar olduğu için mayıs ayında kızıl meydan ekseriyetle kapalı. Yoldaş Lenin'i göremedim yani.   Lenin ve stalin taklidi yaparak hayatını kazanan insanlar var. İlgiçtir Lenin'in büstü kalmamış rusyada. Onun yerine mareşal zukovla yetindik. Kendisi 2. dünya savaşında sovyet orduları komutanıydı. Stalin sonradan onu da tasfiye etti.

Lenin  ve stalin taklidi yaparak hayarını kazanan insanlar

Mareşal Zukov heykeli

Karl Marx ve ben


 Akşama doğru hafif yağmur yağmaya başladı. Bi çardağın altına sığındım. Baktım yan tarafta 2 kişi türkçe konuşuyor. Yanlarına gittim. Tanıştık filan. Onlarla gezmeme izin verdiler. Arkadaşlardan biri zaten orda yaşıyor, çalışıyormuş. Avucunun içi gibi biliyor heryeri. Böyle bi yeraltı çarşısına gittik. Yedik içtik sohbet muahbbet. İlerleyen saatlerde hadi bara gidelim dedi. Tam ismini hatırlayamıyorum ama "La Cantina" diye biyerdi. Bizde ki gibi damsız girilmez muhabbeti yok. Canlı müzik, dans edenler filan, millet eğleniyor ne güzel. Biz de niye yok böyle şeyler. Daha doğrusu var da niye biz giremiyoruz. Felekten bi gece çaldık.

La cantina'da


 Ertesi gün adaşım Nazım Hikmet'in mezarına gidicem. Mezarlığa gittim ama çok büyük. Bulamıyorum. Türk bi kadına denk geldim o da orda çalışıyormuş. Neyse götürdü beni. O mezarlık ünlülerin yattığı bi yer. Boris Yeltsin ve Kruşçev bile orda yatıyor. Neyse Nazımın mezarını buldum, vasiyetine uygun olarak başında bi ağaç, bir de taş koymuşlar. Onun dışında mezar yapılmamış. Son karısı Vera Tulyakova'yı da ayak ucuna gömmüşler. Kendisinin gönül maceraları ayrı bir hikayedir. Bir ara kadının biri gelip bana; Bu Nazım Hikmet kim, niye bu kadar çok ziyaretçisi var diye sordu. Ablacım adam uzun yıllar rusyada yaşadı rusyada öldü. Bunu senin bana anlatman gerekmez mi? Neyse dilim döndüğünce anlattım.



Kruşçev'in mezarı



 Ordan Arbatskaya caddesine gittim. Bizdeki istiklale tekabül eder. Moskova devlet üniversitesinin oraya da gittim. Hayret dimdik bir kule. Amerikan büyükelçiliği de o yol üzerinde. Yani nasıl bi korumadır o öyle.




Moskovada Aşk

Arbatskaya caddesi


Burdan giderken millet benden matruşka bebeği istiyor. Oraya vardığımda gördüm hiç te ucuz değiller. Sonra türk arkadaşların tavsiyesiyle bi pazara gittim. Orda epeyce ucuz. 


Bunu aldım.


     Matruşka aldığım kadının biri bana, karın nerde demesin mi? Bekarım diyince çok şaşırdı. Senin yaşında bekar olunur mu? İsrailde de başıma gelmişti. Doğulu toplumlarda yetişkin insanların bekar olması çok ayıplanıyor, hoş karşılanmıyor. Ee şimdi diyceksiniz alıp getirseydin ordan birini diye. Daha gidişten başlayarak dönüşte herkes aynı soruyu soruyor. Kaç kişiyle birlikte oldun? Ben kimseyle birlikte olmadım diyorum. İnanmıyorlar. Milletin durumu iyi değil. Vallahi değil. Boşuna demiyorlar: Türkiye cinsel açlığın afrikasıdır diye. Yeni destinasyonlarda görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde