Ana içeriğe atla

Sicilyadan Sevgilerle - 2







     Sicilya denince akla mafya, deniz, canolli, carleone, vb.. şeyler geliyor. Hepsini de yaptım. Palermo İtalyanın klasik ortaçağ yapısını, mimarisini yansıtıyor. Güney italya geri kalmış derlerdi. Trenler haricinde geri kalmış birşey göremedim ben. Havaalanından palermo'ya otobüsle ulaşım var. Şehir merkezindeki tren garı son durak. Aktarmalı gidiyorsanız burda dikkat etmeniz gereken birşey var. Roma aktarmanız varsa roma fiumicino havaalanının çok kötü olduğunu söyleyebilirim. İndiğiniz yerle diğer uçağa bineceğiniz yer arasında en az 20 dk yürümelisiniz. Terminal binaları arası tren filan yok. Pasaport işlemleri de cabası tabi, hızlı olmazsanız uçağı kaçırabilirsiniz. Ben dönüşte az kalsın uçağı kaçırıyordum.

     Varınca şehri keşfe koyuldum. Yürüye yürüye tiyatro Massimo'ya gelmişim tesadüf. Ertesi gün gitmeyi planlıyordum. Tiyatro Massimonun önemi nedir? Şudur; Baba 3 filminin son sahnesi yani Michael Carleone'nin oğlunun opera sergilediği ve kendisi yerine kızının vurulduğu sahneler bu tiyatroda çekildi. Bende de sinema merakı var özellikle bu mekanları göreyim diye sicilyaya gittim.


Tiyatro Massimo önünde ben ve filmden kareler


     Şehirde ki binalarda "No Mafia" yazıları dikkatimi çekiyor. Adı çıkmış bi kere. Mafya hala yok mu,evet var. Ama eskisi kadar vurdu kırdısı yok. Hatta ben italyadayken eski bakanlardan biri vurdu kırdı yapmamaları karşılığında mafyanın ticari suç işlemesine göz yumduğu için yargılanıyordu. Enteresan işte, her memleketin başında bir bela var. Güneyin insanı çok sıcakkanlı benim turist olduğumu farkedince yanıma gelip "bak oraya git, buraya git, şurda şu var görülecek" diye bana tarif edenler ile oldu.  Eşyaları bırakıp avare avare dolaşmaya başladım. O nefis italyan pizzalarından yedim. Üstüne bir de canolli götürdüm. Canolli bölgeye has bir tatlı. Hatta Baba 3 filminde Don Altobello karakteri bu tatlıyla zehirleniyordu. Aşağıda görebilirsiniz.


Canolli tatlısı


Tren garına yakın bir noktada Piazza Pretoria (Pretoria meydanı) var. Burda çeşme ve etrafında aşağıda gördüğünüz müthiş sanat eserleri ver. İnsan bakmaya kıyamıyor.




Piazza Pretoria



     Kaldığım hostelin önü bir göçmen açıkhava yemeğine evsahipliği yaptı. Afrikalılar, hintliler, pakistanlılar, afganlar her tarafı doldurmuşlar. Avrupa anakarası bu kitlesel göçe daha ne kadar dayanır bilmiyorum. 



Bir de gece hayatı var ki oldukça renkli. Belli sokaklar gece hınca hınç dolup taşıyor. Açık havada müzik ve dans italyanın ve italyanların vazgeçilmezi.



Yorumlar

  1. Biraz kısa olmuş ama yine harika anlatmışsın sevgilim yaşamış kadar oldum😘😚😘😍

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çıplaklar Kampı Deneyimi; Şortu da Çıkarıyormuyuz?

     Bu yazı diğer gezi yazılarından farklı bir yazı olucak. Şurda şu var, burda bu var türü bir yazı değil. Yazımızın konusu Nüdizm yani çıplaklık; o yüzden rahatsız olan varsa makalenin geri kalanını okumaması rica/tavsiye olunur.      Avrupa sadece doğal güzelliklerden, etkileyici sanat eserlerinden,gece hayatından ibaret biyer değil. Çok özgür.Hatta geçen seneydi sanırım belediye başkanının biri ,Avrupada ki özgürlüklerden rahatsız olan varsa, bavulunu toplayıp s.tirip gitsin" dedi. İşte bu özgürlüklerden, rahatlıklardan biri de tümüyle çıplak kalabilmek ve bunun yaşanabileceği mekanlar. Çoğumuz yaz gelince bikiniyi,şortu,mayoyu giyip kendimizi deniz kenarına atmayı düşünürüz. O sıcaklarda yapılacak en iyi şeydir. Avrupaya ilk gidişimden önce burdan bir hocam "Boşuna umutlanma.İtalya koyu katolik,kızları üstsüz denize sokmuyorlar" demişti. Sonra yaz geldi,sahildeyim; bu lafı aklıma geldi "Yanıldığınız çok açık hocam" dedim kendime...

İsveç: Bu Kadar Düzen Bize Fazla

          Aylardır yazmıyorum. Bugün yazasım geldi. Seyahatlerin yazıya dökülmesi gerekiyor. Böylece hem anılar kaybolmamış oluyor, hem de gidecek olanlara yol göstermiş oluyorum. Gerçi bu kurlardan sonra nasıl seyehat edicez, bilmiyorum. Yıllık seyahat sayısını ve süresini kısaltmaktan başka çıkar yol görünmüyor. Yaptığım 4 gecelik seyahatlerden biri İsveçti. Niyet Litvanyaydı ama bilet fiyatları aniden fırlayınca kısmet İsveç oldu. Nordik ülkelere ilk gidişimdi. Göçmenlerden fazlasıyla ağzı yanmış bir ülke isveç. Ekonomi iyi olduğu için herkes oraya kapak atmaya çalışıyor. Nüfus'ta az. Girişte yine problem çıkardılar bana. Alsak mı almasak mı? Düşünüyorlar. 2. , 3. kişiyi çağırıyorlar. Adamların bize bakış açısı belli, bi de ben tipten kaybediyorum zaten. İnanın mührü vurdü, içerden düğmeye basıp kapıyı açıcak bekliyorum öylece. Neyse sonunda girdim.       Havaalanından şehir merkezinde ki otobüs garına shuttle bus var. Yolda gidiyorum...

İranda Zerdüştlük 1- Ateş Tapınağı

    Bitmedi gitti şu iran yazıları dediğinizi duyar gibiyim.Ama ülke tarih ve kültür dolu olunca anlatıcak çok şey oluyor, mevzu uzuyor. Ateş Tapınağında      Malumunuz iran zerdüştlüğün doğum yeri,eskiden kalesiydi. Ama bugün için artık bunu söylemek zor. Yezd şehri iran zerdüştlerinin merkezi olarak bilinir. Çünkü burda zerdüştlerin en kutsal mekanı olan ateş tapınağı vardır. Sönmeyen ateşin tapınağı. Nam-ı diğer ateş kedeh.Milattan sonra 470 yılından beri yanıyor bu ateş. Zerdüştlük dualist bir tanrı inancına sahiptir. İyilik tanrısı Ahuramazda ile kötülük tanrısı Ehrimen bu dünyada daima savaş halindedir.Cennet,cehennem inancı,sırat köprüsü,harut ile marut gibi öğeleri barındırır ve bu öğeler islamiyete de geçmiştir.Malum; peygamberin en yakın arkadaşı Selman-ı Farisi iranlıdır ve kaynaklardan öğrendiğimize göre teoloji hakkında oldukça bilgili biriymiş. Kendisi Oryantalistlerce  Kur'an yazarlarından biri olarak görülür. İran tabi kıl...