Ana içeriğe atla

Sicilya'dan Sevgilerle- 4







Bu yazıyı Godfather filminin müziğini dinleyerek yazdım.
Don Corleone; Saygılarımı sunuyorum.

     Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Sicilya seyahatimin asıl amacı Baba filminin çekildiği yerleri görmekti. Önce Carleone'den başlayalım böyle biyer var mı? Evet var. Palermo'ya 1.5 saat mesafede bir kasaba. Palermo tren garının hemen karşısından buraya otobüs kalkıyor. 8,5 Euro gibi bişeydi yanlış hatırlamıyorsam. 

Beni Carleone'ye götüren Otobüs

     Yolda pek çok köy görüyorsun. İtalyanın köyleri ayrı bir güzel, şatolar filan var, yemyeşil her yer. Burası film sayesinde meşhur olmuş. Yanlız filmde hep carleone kasabasının ismi kullanılmasına rağmen, film aslında carleone'de çekilmemiş. Film daha otantik bi köy olan Savoca'da çekilmiş. Benim ilk durağım Carleone. Savaco adanın daha içlerinde yer alıyor. 

     Otobüs sizi bir cafeyle, parkın önünde bırakıyor. Sessiz biyer, gürültü patırtı yok carleonede. İlkin kafede bi kahve içip ardından köyde dolaşmaya başladım. bir kaç kilise,mafya babalarının doğduğu veya vaktiyle oturduğu evler, mafya müzesi vs bir sürü şey var. Market yok hep bakkallar var, yerli ürünler satılıyor. Buranın  likörü meşhurdur. Almadan duramadım. Pek fazla turistte yok. Çoğu yaşlı insanlar pencerelerden bakıyor, parkta oturuyor. En popüler yer bi dondurmacıydı. Baba  filminin müzikleri çalıyor, filmden portreler asılı. Evler çok eski, kimbilir şuan kaçıncı kuşak oturuyor buralarda. 





Unutulmaz bi foto benim için. Bu likörden bende aldım. 

     Mafya bir zamanlar buralarda filizlenmiş ama onlar da büyük şehirlere göçmüşler. Burda kalmamışlar. "Babaların babası" olarak tanınan italyan mafya babası Toto Riina carleone doğumlu. Bu konuda "Mafya sadece yazın öldürür" filmini izleyebilirsiniz.

Babaların babası Toto  Riina

Mafya sadece yazın öldürür filminin afişi

     Kendisi hapiste öldü. Bazı insanlar Godfather'ın, Toto riina'yı canlandırdığını düşünüyorlar. Katılmıyorum. Godfather asil karakterli biri, Toto Riina ise tam tersi. Vurdu kırdısı çokmuş bu bölgenin, bazı evlerin duvarlarında mafya tarafından öldürülmüş insanların fotoğrafları var. Hatta dikkat ettim, bazı sokaklara mafyayla mücadelede öldürülen hakim ve savcıların isimleri verilmiş. Bahtsızlığıma müzeye giremedim. Akşam son otobüsle palermoya geri döndüm. 

     Palermoda 1-2 gün daha kaldıktan sonra Taormina'ya doğru yola çıktım. Yani ben gibi bir bahtsız hayatının ender ballarından birine denk geldi. Kaldığım hostel tam deniz kenarı. Kıyıdan biraz ilerde isola bella (güzel ada) adası var.  Müthiş bir manzara var. Sabahları o manzarayı gördüm mü insanda negatif birşey kalmıyor. Kahvaltımı yapıp plaja iniyorum. 1-2 günü sırf plajda geçirdim.

Kaldığım hostelden manzara

Hayat bu olsa gerek


     Taormina güzel bir bölge, her yer plaj. Arabanız varsa kasaba merkezinden yarım saat mesafede kıyılarda çok güzel bomboş kumsallar var. Taormina'nın bir kusuru çok pahalı olması. Her şey normalin 2-3 katı. Hal böyle olunca günlerce yumurta ve makarnaya talim etmiştim. Taormina kasabası deniz seviyesinde değil. Dağın üstüne kurulmuş. Aşağıdan teleferikle kasaba merkezine çıkıyorsunuz. Çok tatlı biyer. Saat kulesi kiliseler ve tepeden seyredilebilen müthiş bir manzarası var. Baba filminin pekçok sahnesinin çekildiği Savoca kasabası taorminaya 30 km filan uzaklıkta. Sordum, dağlık arazide bi kasabaymış. Düşünüyorum ben oraya nasıl gidicem diye? Bu kadar yakına gelmişken pes etmek gibi bir niyetim yok. Araba kiralamak aklıma geldi; baktım ateş pahası. Neyse ki turlar yine imdadıma yetişti. Taorminadan buraya haftada 3 gün tur var. 35 Euro bayıldım. Bu paraya farklı destinasyonlarda tur otobüslerini 2 gün kullanabiliyorsun. İlk gün bi sahil turu yaptım. 2. gün atladım ver elini Savona. Mesafe 30 km bile değil ama o dağlık arazide varması 1,5 saati buldu. Sonunda vardım. Baba 1'i izliyenler hatırlar. Michael'ın 2 korumasıyla gelip oturduğu ve ilk karısı Apollonia'yı babasından istediği bir bar var. İşte orası Bar Vitelli. Halen duruyor. Şöyle uzaktan görmek bile heyecanlanmama yetti. Dekoru dahi bozmamışlar. Tıklım tıklım. 






Bi sinema tutkunu için yaşanabilecek en güzel duygu.


     Yanlız işletmecisi ve garsonları biraz agresif ve paragöz. Bir bira söyledim. Garson "sadece biramı?" diye ukala bi cevap verdi. Aslında orda yemek yemeyi planlıyordum ama fiyatlar çok tuzlu; bi biraya 4,5 Euro verdim. İçerde bi odayı müze gibi biyere dönüştürmüşler. Filmle alakalı foto, afiş, poster, o zaman kullanılan eşyalar; Michael ve korumalarının oturduğu masa ve sandalyeler aynen duruyor. 

Film de Michael Carleone'nin oturduğu masa ve sandalye hala saklanıyor.



Carleone aile ağacı

     Michael ve Apollonia çok da yakışmışlar birbirlerine. Gerçek hayatta Al pacino kızı alsaydı keşke. Barda bir hayli zaman geçirdikten sonra, Michel'ın Apollonia'yla evlendiği kiliseye gittim. Savoca zaten bi dağ başına kurulmuş. Kilise kasabanın tepesinde. Oldukça sade bi yapı ve girişi ücretli. 







Kasaba merkezinde hep böyle filmle alakalı hediyelik eşya satan dükkanlar var. Belli ki bu işten çok ekmek yiyorlar.

Akşam son otobüsle taorminaya döndüm.
Sonra ki durak Etna Yanardağı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde