Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman
geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse. Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize
alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece.
Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama
yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda
yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse
atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden sonra
başkalarını da getirdi. Orda sabah ettim, hostele gittim.
Şuana değin gittiğim
ülkeler içinde konaklaması en ucuz ermenistandı. Gecelik kahvaltı dahil 23 tl’ydi
ben gittiğimde. Fakir bir ülke Ermenistan. Fazla bir nüfusu yok ve çok kişi tek
yön bilet almanın peşinde. Ülkede epey bir İranlıya rastladım. İranlılar
vizesiz olduğu için batıda türkiye kuzeyde ermenistana gidip, arada nefes
alıyorlar. Sabah oldu dolanıyorum. Cumhuriyet meydanına gittim. Büfeden kahve
alıyorum. İranlının biri bana “Sahte türk pasaportu nasıl bulabilirim?”
demesinmi. Bulamazsın, napıcaksın sahte pasaportla dedim. Meğer niyeti sahte türk pasaportu edinip, bu
pasaportla türkiyede schengen vizesine başvurup, kapağı avrupaya atmak. Oldukça
dolambaçlı bir dolandırıcılık fikri yani. 5 günlüğüne
gitmişim. İlk gün şehri dolaştım. Yemekler filan bildiğin türkiye. Lahmacun, döner,
kebap, baklava. Bir de ekmek içi çorba vardı. Komple aynı. Bir de önüme gelene
alakalı alakasız ben türkiyeliyim diyorum, yani resmen belamı arıyorum. Kimse
tepki vermiyor. Eee napalım modunda herkes. Türkiyeyi tanımıyorlar. Hakkında
çok bir fikri yok insanların. 2. Gün meşhur “Soykırım” müzesine gittim. Müze tepelik bir yerde ve ağrı dağı çok net bir şekilde görünüyor. Yahu
yani gördüklerim, okuduklarım, çektiğim resimler bana kalsın. Bunları paylaşmıycam.
Dehşet içinde kaldım yani. Sonunda dayanamayıp müzenin girişine gidip, orda ki
görevlilere “Ben türkiyeliyim. Burda ki materyaller gerçek mi, yoksa bunları
siz mi uydurdunuz. Biz böyle işler yapıcak insanlar değiliz.” Dedim. Hepsi
gerçek, bir görevli verelim yanınıza sizi gezdirsin dediler. Kalsın dedim. Zaten
moralim fena bozulmuş. Acemi bi tarih meraklısı olan ben memlekete döndükten
sonra bu işin peşine düştüm. Konuyu epey bi araştırdım. Bulduklarım hiç iç
açıcı şeyler değil. Burda 3 temel soru ortaya çıkıyor.
- Bu insanlara noldu?
- Bu insanların geride bıraktığı mallara noldu?
-
Bu işi yapanlara noldu?
İlk 2 sorunun cevabını Prof.
Taner Akçam’ın kitaplarında bulabilirsiniz. 3. Sorunun cavabını ben kısaca
veriyim. İttihatçılar İşledikleri savaş suçlarından dolayı "Nemrut mustafa paşa" (Divan-ı harbi örfi) mahkemesince asılmamak için
kaçarlar. Mahkeme gıyaplarında idam kararı verir. Enver megaloman hayallerinin
peşinde Rusya steplerinde kızılorduyla girdiği bir çatışmada can verir. Kalanlar
kaçarak mahkemeden kurtulurlar ama, yaşananların intikamını almak için “Nemesis
operasyonu” (Bkz. Operasyon Nemesis) düzenlenir. Nemesis yunan mitolojisinde intikam tanrısıdır. Talat
1921 de Berlinde, Cemal 1922 de Tifliste, Sait Halim 1922 de Romada öldürülür.
Sait halimi vuran kişi aynı yıl Cemal Azmi ve Bahaeddin Şakiri de öldürür.
Doktor Nazım ise sürekli ev değiştirerek canını kurtarır ama Atatürke karşı suikast düzenleme iddiasıyla 1926 da Ankarada
idam edilir. Talatı vuran Sogomon Teyleryan gördüğü zulümden cinnet getirerek
cinayet işlediği kararıyla beraat eder. Bir devir böyle kapanır. Mevzu çok uzun, tafsilata girmiyorum. Neler neler yani. (Nasıl, Bunlar tarih kitaplarında yazmıyor di mi?)
Konuya ilgi duyanlar şu dizi ve
filmlere bakabilirler.
-
Duvardaki kan
-
The Cut (Kesik)
Ermenistandayken kimse bu
nedenle bana kötü davranmadı. Yeni kuşakların dertleri çok farklı. Yalnız yaşlılarda
acılar hala taze. Böyle hediye alırken istanbuldan geldiğimi öğrenen yaşlı bir
teyze bana uzun uzun bakmıştı. Bu kadar tarih yeter.
Diğer günlerim turlara katılmakla
geçti terkedilmiş Eski kiliseler, kayak tesisleri filan. İlk kez kar motorunu Ermenistan
da sürdüm. Sevan gölüne gittim.
Şehir merkezinde sanat sergileri. Çok güzel tam
kartpostallık bir manzarası vardı. Akşamları da gece kulübüne gidiyordum.
Ermenistana Filipinliler çok geliyor. Gece kulüpleri çok feci. Özellikle kışın
giderseniz kayak filan çok güzel zaman geçirirsiniz. Çok da ucuz bir ülke Ermenistan.
Yorumlar
Yorum Gönder