Ana içeriğe atla

Ayağımın Tozuyla Ürdün-1


                                                     

     Bu yıl ki ilk seyahatimi Ürdün'e yaptım. Kış aylarında sıcak ülkelere gitmeyi seviyorum. Bu kez ılıman bir ülkeye razı oldum. Ülkenin iklimi bi acayip. Ammanda kuru soğuk bir rüzgar esiyor, Petra da yağmur yağıyor, 1 saat ilerisi kar tipi, akabede ise insanlar denize giriyor. Ülkeye girişte her zaman olduğu gibi zorlandım. Tipten kaybediyorum ben. Havaalanından taksi tuttum. Amman epey karışık. Dolan babam dolan. Taksiciye şaka yollu ammanda metro yokmu dedim. Bekliyoruz 100 yıl sonra gelicek dedi. Tipik bir arap ülkesi varoş yoğunlukta. Böyle bir bitirim sokakta bıraktı beni. Anlaştığımız rakamın üstünü istiyor. Vermem dedim. Hostele yerleştim. Fena değildi. Çıktım sokakları geziyorum. Bu insanlar burda nasıl yaşıyor diye düşünüyorum. Açlıktan kendimi bi falafelciye atıyorum. Pis filan takmıyorum. Talimliyim ben bu ortamlara Sri Lankadan. Galiba arapların güzel olan tek şeyi yemekleri. Adama bi fotomu çek dedim. Geçti dükkanın tabelasını alıcak şekilde çekiyor. İyi de abi bu dükkan pek reklamı yapılacak halde değil.


 Ürdün şeriatla yönetiliyor. Başta kral var. Ürdünde alkol satışı serbest, sokakta içmek yasak. Bide baktım bizde kapalı olan sitelere girilebiliyor. Eee bu şeriat iyiymiş dedim kendime. Yanlız insanlar bana sizde din değiştirilebiyor mu diye soruyorlar. Evet serbest hatta topyekün sildirilebiliyor kimlikten, ben yaptım dedim. Bi şaşırmalar. Gene aynı laf; biz türkiye şeriatla yönetiliyor sanıyoruz diyorlar. Yok yahu öyle şey diyorum. Onlarda yasakmış din değiştirme. İçeri atıyorlarmış. Sabah ola hayrola diyip yattım. Ertesi sabah kalktım. Kahvaltılık alıcam süpermarket yok, aynı mısır. Neyse bakkaldan aldım. Fırından ekmek alıcam. Küçük sac ekmeği çıkıyor ve ekmek kiloyla satılıyor ürdün'de. Ürdün dinarı pahalı. İlginçtir 1 dinar= 1,5 dolardı. Kahvaltı sonrası gezmeye başladım bu bölge şehrin oldtown bölgesi. Heryer varoş. Herşey çok eski, kirli, kırık dökük. Banka önünde kuyruklar. Heryer işportacı. Trafik lambası yok hala ürdünde. Trafik polisi bakıyor hala. Kendine yön verememiş bi toplum daha diyorum. İleri geri dolaşıyorum. Baktım eylem var. Abartısız adam başı 1 polis düşüyor. Birine neyi protesto ediyorlar diye sordum. Tüpgaz yokmuş. Devam ettim; Roma antik tiyatrosunu arıyorum. Sonunda buldum. girişi paralı. Romalılar taaa burlara kadar gitmiş. Antik tiyatrodan sonra şehrin kalesine gittim. bir başka roma eseri. 




    O günü böyle akşam ettim. Akşam bakkala uğradım. Bakkalcı sen nerelisin dedi. İstanbul diyince; Oooo süper ben 1987 de ordaydım. Ohooo hacı köprünün altından çok sular aktı yaa. Ertesi gün sabah hostelden bi italyan ve litvanyalı buldum. Araç kiraladık. Şehrin etrafındaki kaleleri görmeye gittik. Böyle ayrı yerlerde 4 kale. Çöl soğuğu çok fena. Dedim istanbul daha iyiydi. Kale girişte taksici hepsinde jordanpass var diyor, öndeki gösteriyor bende giriyorum, ücret ödemeden. Jordan pass  ülkede ki turistik mekanlara girişte geçerli ama bazı yerler için ayrıca ücret ödemeniz gerekiyor. Bu kalelerin biri özellikle çok güzeldi. Duvarları olduğu gibi fresk doluydu. İlginçtir bu Lawrence taa buralara kadar gelmiş.


     Böyle akşamları alıştım kendimi lokantaya atıyor envai çeşit ürdün yemeği deniyorum. Yemekleri çok baharatlı ve tam bana göre. Biyerde okumuştum, birgün kahire ve ammanda kadınlar tek başına yemek yemeğe giderse arap dünyasında birşeyler değişmeye başlıyor demektir diye. Şimdi kahire tamam orda kadının durumu çok kötüydü.  Bende dikkat ettim ammanda kadınlar kadın kadına kafelere gidiyorlar ama lokantaya yine gidemiyorlar. Eh arap kadınının kaderi her yerde aynı. 

Sağ üstte humus; Favorim değil ama buldum mu yiyorum.



     Sonra Tevratta geçen; Musanın üstüne çıkıp vadedilmiş toprakları izlediği nebo dağına gittim.  Mısırda sina dağına gittim, 5 saat tırmandım. Musa en olmadık yerlere çıkıyor. Gene saatlerce tırmanıcam derken tam önünde bıraktı. Adamlar müze haline dönüştürmüşler. Şimdi bu "vadedilmiş topraklar" dediğin yer ürdün vadisi. Gayet güzel bereketli bir vadi. Yan tarafı ölü deniz. Karşı kıyılar israil. O noktadan kudüs 45 km. Sınır ölüdenizin içinden geçiyor. İsrail bu toprakları ürdünden 25 yıllığına kiralamıştı, kira süresi sona erince ürdün israili çıkardı. Onlar şimdi ürdün vadisini işgal edelim diye konuşuyorlar. Malum oralarda toprak ve su çok değerli. 

Vadedilmiş topraklara bakarken

     Benim ölüdenize gitme planım yoktu, taksici daha çok erken hostele dönüp ne yapacaksın diyince onla yeni bi anlaşma yaptım ve küçük bir farkla tura ölüdenizi de dahil ettim. Ürdün insanı diğer araplara göre daha bilgili kültürlü geldi bana. Onlarda türkiye hayranı. Bizim taksici israil ürdün çifte vatandaşı çıktı. Niye israil de yaşamıyorsun dedim. Onlar kafir diyor. İçimde hacı sen bu kafayla varya dedim. Üniversite okumamış. Dahası pekçok ürdünlü okuyamıyor çünkü epey pahalı. Senelik 3000 dinardı yanlış hatılamıyorsam. Az buz para değil. O noktadan ölü deniz yarım saat çekiyor. Ben israildeyken ölü denize gitmiştim. Dibi çamur ve tuz. O derece tuzlu ki sahile vurmuş durumda tuz. Bu sefer girmedim. Sadece kıyısında dolaştım. Oturup o eşsiz manzarayı izledim..


     Batılı bir çift dışında kimsede yoktu. O günü de böyle akşam ettim. Ertesi gün Rainbow caddesine gittim. Trafiğe açık olması kötü bir durum. Akşama dönüp biletimi ayarladım. Aşağıya akabeye kızıldenize inme vakti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde