İsrailden bir hayli bahsettim. İyiler,hoşlar,keyifler de gıcır. Peki ama ya Filistin?
Önce şunu söyleyeyim.İsrail vizesiyle -tek girişli olsa dahi- filistine girip sonra tekrar israile dönebiliyorsunuz. Kudüsteyim kafaya koymuşum gidicem filistine. Kaldığım hostelin resepsiyonuna gittim.Durumu anlattım.Nasıl gidilir,edilir;tarif ettiler.En sonunda benim için güvenli mi? diye sordum. Nerelisin dedi.Türkiye diyince.Senin için gayet güvenli cevabını verdi ve ekledi biz de hergün gidiyoruz.
Tramvaya atladım,Şam kapısında indim. Karşıda otobüs durakları.İsrail'in bu arapların yaşadığı bölgeleri felaket pis.Her yer çer çöp.Bethlehem mi,Ramallah mı ikileminde kaldıktan sonra Bethlehem (Beytüllahim) otobüsüne bindim.Tıka basa dolu.15 dk dedikleri yol 45 dk çekti.Ve sınıra ulaştık.Yaklaşınca israil'in filistin sınırına ördüğü duvar gözüktü; alabildiğine uzun.Dışardan bakınca hiç graffiti yok.Şaşırdım.
İsrail'den çıkarken tedirgin olmadım değil. Çünkü merkezi yönetimin olmadığı, herkesin kafasına göre takıldığı bi bölgeye giriyorsun.Bu yönüyle Lübnan'dan bi farkı yok.Bilmem kaçtane daracık yol ve demir kapıdan geçtim.Hiç pasaport kontrolü olmadı tek görevliye rastlamadım. Elimi kolumu sallayarak filistin tarafına geçtim.
Filistinlilerin elinde de bi belge gördüm sınırda.Sanırım bir tür israile giriş belgesi bu. Dönerkende sadece bir görevliye uzaktan pasaportunuzu gösteriyorsunuz hepsi bu.
Leyla Halid'in önünde ben |
Batılılar; çok fazla sayıda batılı var bu bölgede.Özellikle fransızlar cirit atıyorlar.
Yürü babam yürü bethlehem şehir merkezine vardım.Filistin kadınları ekseriyetle türbanlı.Başı açık olanlardan da etek giyen hiç görmedim.Flört olayına çok yabancılar demişti israilli bi arkadaş bana.İlginç bulduğum şey filistinde barların olmasıydı beklemiyordum doğrusu.Yollar dar,trafik inanılmaz, tam keşmekeş.Bölgede kiliseler filan var.İyice içerlere ilerledim.Belediye binasının da olduğu bir meydana geldim.Olmayan belediyeciliğe tabela yapmışlar demiştim kendime.Ara sokaklara girince silahlı israil-filistin savaşında ölen insanların fotolarına rastlıyorsunuz. Bol miktarda oyuncakçı gördüm.Araplar iyi ürüyor anlaşılan.Türkiyeli olduğunuzu öğrendiklerinde genel bi sempati var.
Ben ordaki insanların nasıl geçindiklerini çözemedim.Ne tarım, ne hayvancılık ne de sanayii gördüm.Sefalet dizboyu anlıycağınız.Bir milletin iktisadi gelişmesi için önce özgürlük gerek ama o yok ellerinde.İsrail bölgeye düzenli olarak operasyonlar yapıyor. Sonuçta israil o toprakları öpücükle almadı.Elde tutabilmek içinde askeri güç lazım.
70'li yıllarda yaşanan arap israil savaşında 5 arap devleti bir israille başedemeyince israil mevcut topraklarına ek olarak suriyenin golan tepelerini de alıyor.
Günümüzde onbinlerce filstinli mülteci durumunda başka ülkelerde yaşıyor.
Peki arap ülkeleri filistinliler için ne yaptı.Cevap: Hiçbirşey
Ürdün bir dönem kendisine sığınan filistinli mültecilere vatandaşlık verip sonra geri aldı.Şuan lübnan da halen kamplar var.Vatandaşlık verilmiyor.Her imkandan mahrumlar ve BM lerin verdiği gıda kolileriyle yaşamını sürdürmeye çalışıyorlar.
Tüm bu bildiklerim gördüklerimle bi araya gelince ağlamaklı oldum.Bu insanlar neyin bedelini ödüyorlar? Cevapsız sorular.
İsyan ettiniz diyelim silaha sarıldınız ya da protesto ettiniz.Müebbete varan hapis cezaları veriyor israil.Filistin tarafına geçip dozerle evinizi yıkıyorlar.Ve ailenizin hiçbir ferdi birdaha israil tarafına geçemiyor.
Bu arada ben batı şeriadan bahsediyorum,batı şeria nispeten sakin.Sizin televizyonlarda gördüğünüz atraksiyonlar çoğunlukla tam ters istikamette kalan gazze'de yaşanıyor.Gazze kapalı bölge giremiyorsunuz.Özel izin gerekiyor.Öyle bi gidip göriyim yok.Yıkıntı halinde zaten ve militan yuvası. Filistin halkının israil'den çektiği yetmedi bide şeriatçı örgütler başlarına bela olmuş durumda.
Bi gazeteciyi okumuştum,israil karşıtı propaganda da kullanmak için bizi öldürtmeye çalıştılar diyor.Kaldığımız otelin yanından füze saldırısı yapıyorlar. Biliyorlar ki israil bikaç dk içinde orayı vurucak.Batılı gazeteciler ölücek,ve ortalık birbirine karışıcak.
Gazze kara ve deniz tarafından israil'ce çevrilmiş durumda.Rastgele hiçbirşey sokamıyorsunuz. İnsanlar da girip çıkamıyorlar.Resmen açık hava hapishanesi.İsrail kurduğu bir kurum vasıtasıyla filistinin temel ihtiyaçlarını karşılıyor.COGAT bunun için var.
http://www.cogat.mod.gov.il
Burdaki esas konu yeme içme değil.Özgürlük.İnsanların özgürlüğünü elinden alıyorlar.Şimdi kara ve denizden giriş çıkışlar kapalı olunca ortaya birde tüneller mevzusu çıkıyor.Bu tünellerden silah ve diğer maddelerin sevkiyatları yapılıyor.Gazze tarafında roket üretim atelyeleri var.İran vb ülkeler parçalar halinde silah sevkiyatı yapıyorlar.İsrail ordusu da her saldırı sonrası gazzeye girip ortalığı bi dağıtıyor.Ve bu kısırdöngü bu şekilde sürüp gidiyor.Bu son zamanlarda da bıçaklı saldırılar yoğunlaştı.Döndüğüm günün sabahı kudüste filistinli biri iki israilli polisi bıçaklamıştı.Havaalanına giderken taksici "onları kimse istemiyor" demişti.Çatıcaktım herife.
Benim israil'in politikasından anladığım şey şu.Adam şunu diyor.Ben bütün tarihim boyunca ezildim.Bu saatten sonra ezilmemek için ezmem gerekiyorsa bunda bi sakınca görmüyorum. Anlıycağınız ortadoğuda herkes zorba,herkes ali kıran baş kesen olmuş.
Dönerken Leyla Halid'in graffitisinin önünde foto çekilip -ki benim için unutulmaz bir andı- ardından israilin ışıltılı dünyasına yeniden adım atıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder