Ana içeriğe atla

Mısır Yazıları- Kahire 2. Gün








Piramitler

     Efendim beklenen an gelmiş şimdi, piramitlere gidicez. Sabahtan yine tahrir meydanına geldik. Muhammed abinin dükkanına geçtik. Yol tarifimizi aldık, düştük yola. Bilginiz olsun detay veriyim. Piramitlere giden otobüs tahrir meydanının müze tarafından kalkar. 900 nolu otobüs. Haram bölgesine gidicem diyin gösterirler. Yani o otobüs durağı neydi öyle. Bizim 90'lı yılların topkapısı, daha da beteri. Pislik içinde anlatamam. Belediye otobüsleri aşırı eski, halk aşırı dindar. Şöför fren yapsa içeriden Allah, Allah sesleri yükseliyor. Atlamadan geçemeyeceğim. Yolda kahire Üniversitesi, Tıp Fakültesi hastanesinden geçtik. Kendi kendime: Lan insan buraya sağlam girse hasta çıkar demiştim.
     Yol 1 saate yakın sürdü. İndik. Piramitler otobüs durağından görünüyor. Hemen başımıza üşüştüler. Oralarda bekliyorlar. Daha 20 km var filan diye muhabbet çekiyorlar. Maksat tur satmak. Kanmayın diycem ama bizde kandık. Daha doğrusu napıcağını bilmiyor olmanın verdiği bir çaresizlik sizi onlara itiyor. Neyse biriyle anlaştık filan. Şunu unutmayın amaçları 100 dolardan aşağı sizi ordan çıkarmamak. Vermeyin, kırın fiyatı kırabildiğiniz kadar. Biz iki kişi 60 dolar gibi çıktık. İlla ben 5 kuruş vermem diyorsanız. Otobüsten inin, Tuk tuk denilen araçlar var onlara binip piramitlerin orda inin. İndiğiniz yerden biraz yürüyceksiniz. Sora sora bulursunuz. Giriş 80 pound. Piramitlerin olduğu alan oldukça geniş,Yanınızda mutlaka güneş şemsiyesi filan olsun derim. Sıcaklık çekilmez yoksa. Alanda at,at arabası,veya deve kiralayabilirsiniz. Bence deveye binmeden dönmeyin. Ne fiyat verirseniz razı gelirler. Saati 100 pound'dan fazla vermeyin. Tur satın alırsanız anlaştığınız rakamın kesinlikle 1 kuruş fazlasını vermeyin. İş ödemeye gelince herkes ayrı para istemeye başlıyor. Bizim başımıza geldi. Tur sonu anlaştığımız paranın yanısıra rehber,arabacı filan ayrı para istedi. Ben anlaştığım adama anlaştığım parayı veririm. Onu dışında da 5 kuruş vermem dedim. Siz de sakın vermeyin. Mısır insanı çok ısrarcıdır. Bir ara artık kulaklarımı kapadım,Yeterrrr diye bağırdım. Israrlara aldırış etmeyin.
Biz at arabası ve rehberimizle atladık alana geldik. İnsan bunca yıldır belgesellerde gördüğü şeylerin önünde dururken bir garip oluyor. Alanda 3 büyük piramit ve diğer ufak piramitler var. 3 büyüklerin adı: Keops,Kefren,Macarinos.

Kefren, Keops ve Ben

    Mısırda onlarca piramit varmış. Kahirenin dışında sakkara denilen biryerde, mısırın en eski piramidi var. Çok uzak olduğu için biz oraya gidemedik. Alan da piramitlerin yanısıra Sfenks var. Bu Sfenks'in gövdesi aslan, yüz firavun keops, saçları ise kraliçe kleopatraya ait. Bu arada piramitlere çıkmak yasak. Piramitlerin içine girmek için ayrıca para vermeniz lazım. Ama içine girmeyin bence, çünkü bir yoldan eğilerek 20 dk yürüyor ve sonunda boş bir mezar odasına çıkıyorsunuz. Mezar odalarındaki eserler ve mumyalar çıkarılmış. Bu anlamda aradığınız herşey kahire müzesinde diyebilirim.
Kefren Piramidi

Sfenks



     İnsan neler öğreniyor. Piramitlerin dış yüzeyi sıva işlevi gören taşlarlar döşeliymiş.Yani yüzeyi pürüzsüzmüş. bilin bakalım noluyor? Bizim şu tarih kitaplarında okuduğumuz osmanlı valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa bu taşları söküp bir sonraki yazının konusu olucak cami yapımında kullanıyor. İlginçtir bu herifi ulusal kahraman olarak görüyorlar. 
     Adamlardan yakamızı bir şekilde sıyırıp, geri dönüş yoluna geçtik. Metro filan yok nerdeyse. Bir noktaya kadar minibüse bindik. Türkiyeli olduğumuzu öğrenen herkes aynı şeyi söylüyor. Hasan şaş yavaş yavaş. Hay s..cem muhabbetinizi moduna girdim. Ordan metroya geçtik. Gericilik gelip bizi buldu. Metro güvenliği gelip bişeyler demeye başladı, anlamadık evvela. Meğer sevgilime git diğer tarafta bekle diyor. Sen ne diyon baba yaa. Biz türkiyeliyiz bize işlemez bu arap martavallarınız dedim. Gönderdim herifi. Ben sevgilimi böyle bişeye maruz bıraktırırmıyım. Dallamaya bak yaa.
     Neyse bütün bunlardan sonra şehre geldik. Hostelde dinlendik filan,yemeğe geçtik.Ordan Nil nehrine geçicez. Arap yemekleri genel olarak bize yakın, fazlasıyla baharatlı. Ben sevdim. Ama et yemeyin derim. Çünkü temizlik yok adamlarda. Mesela aşağıda piramitler yolu üzeri bir kasabı görüyorsunuz. Dükkanı çekmeden geçemedim. Bizim rehbere "Türkiyede böyle bir yer varolamaz" dedim. Niye ki? diyor. Niyesi mi var. Şu dükkanın haline baksanıza.

Mısır'da bir kasap; Bu ablada akşama tavuk yapıcak galiba

     Ordan Nil nehrine geçtik. Nil'in etrafı çok hareketli. Yahu faytonlar bile trafiğe dalmış. Tam bir kaos. Nil'in etrafı leş gibi kokuyor resmen. Tekne turuna katıldık. Bir de ne görelim. Din iman diye sabah akşam başımızı şişiren mısır'da teknede zenne oynatıyorlar. Zenne iniyor bu sefer hatunlar fırlıyor. Sevgilim zennenin dansını kısaca çekmeyi başardı, kızların'kini ise hiç alamadık.
Yani bir toplum kendine bunu niye yapar?
Devam edicek...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde