Ana içeriğe atla

Mısır Yazıları- İskenderiye






İskenderiye

     Mısır'ın sahil kenti iskenderiye. Büyük iskenderin kurduğu iskenderiyelerden biri.  Kahireden 3 saat  uzaklıkta. Başka bi havası var. Serin serin esiyor. Çok güzel bir yerleşim yeri. Ne var ki böyle bir yer arapların olunca manzara biraz değişiyior. Tarihi bir kent. Yeni binaya rastlamak nerdeyse mümkün değil. Bu durum şehre apayrı bir hava katıyor. Sahil boyu saatlerce yürüyebileceğiniz bir şehir düşünün. Bir ucunda kayıtbay kalesi var, ortasında iskenderiye kütüphanesi, sonunun nerde bittiğini ise bende bilmiyorum. Güneş burda bir başka batıyor adeta

İskenderiyede gün batımı

Büyük İskenderle ben


     Baştan söyliyim deniz var diye fazla ümitlenmeyin. Kumsal yok. Hep taşlık. Araplar denizi mahvetmişler ne yazık ki. İmkanı olan tekneyle açılıp açıkta denize giriyor. Dediğim gibi arapların eline düşmekle şehre yazık olmuş. Denize girilebilecek koylar çoğunlukla ücretli. Millet üst başıyla denize giriyor. Yahu ne görgüsüzlük. Mayo denilen bişey var be kardeşim. Kurtulun artık bu takıntılardan. Sahil olduğu gibi cafe,bar restoran. O sahilde oturup kahvenizi,biranızı yudumlamak canınıza can katar. Tüm mısır şehirlerinde olduğu gibi burdada çöp sorunu var,temizlik sorunu var; olsun ben iskenderiyeyi yinede çok sevdim. 

İskenderiye sahilde. Diğer tarafı çekmiyorum çünkü komple çöp

Mesela sabah kalvaltılarımızı, o mis gibi hamurişlerini. Yerleştiğimiz otelin manzarası güzel kendisi kötüydü. Diyebilirim ki şuana değin Maltadan sonra kaldığım en kötü oteldi.

İskenderiye kahvaltımız, yani peynirlisi inanılmaz
Kaldığımız Otelden manzara

Şehirden görünüm

İskenderiye diyince akla hemen iki şey geliyor. İskenderiye feneri ve iskenderiye kütüphanesi. Efendim ikiside sizlere ömür. İkisi de zamana değil, insanlara yenik düşüyor. Şehir de fenerin sadece izleri kalmış.
İskenderiye Kütüphanesinin Önünde
Fener yıkılmış ama izleri duruyor








.

     Kütüphane ise 2000'li yıllarda tekrar inşa edilip hizmete açılmış. Mısır da gördüğüm tek modern ve temiz tesis burasıydı diyebilirim. Asıl iskenderiye kütüphanesini sırasıyla Hristiyan ve Muslumanlar yakıp yıkmasa orijinali gunumuze ulasabilirdi. Omer kitapları kafir urunu diye sehirdeki hamamlara gonderiyor. Bu şahıs aynısını iranda da yapmıştır. Kütüphanede bizdende bişeyler bulmak mümkün.

İskenderiye kütüphanesi-1



Kütüphane dahil heryer tarihi eserle dolu mısırda


     Ayrıca tarihi eserlerde var. Burası bir kütüphaneden çok turistik bir mekana dönüşmüş. Giriş ücretli. Öğrenci kimliğiniz varsa gösterin geçiyor orda. Baya ucuza girersiniz. Bir de sahilde otobüs turu yapmayı unutmayın gitmişken. Gidiş dönüş 2 saatinizi alır. Bence değer.

Yorumlar

  1. İskenderiye unutulmazdı gerçekten yine harika anlatmışsın aşkımm😘😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şimdi seninle iskenderiyedeki o kahvaltıları birdaha etmek vardı sevgilimmm benim

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çıplaklar Kampı Deneyimi; Şortu da Çıkarıyormuyuz?

     Bu yazı diğer gezi yazılarından farklı bir yazı olucak. Şurda şu var, burda bu var türü bir yazı değil. Yazımızın konusu Nüdizm yani çıplaklık; o yüzden rahatsız olan varsa makalenin geri kalanını okumaması rica/tavsiye olunur.      Avrupa sadece doğal güzelliklerden, etkileyici sanat eserlerinden,gece hayatından ibaret biyer değil. Çok özgür.Hatta geçen seneydi sanırım belediye başkanının biri ,Avrupada ki özgürlüklerden rahatsız olan varsa, bavulunu toplayıp s.tirip gitsin" dedi. İşte bu özgürlüklerden, rahatlıklardan biri de tümüyle çıplak kalabilmek ve bunun yaşanabileceği mekanlar. Çoğumuz yaz gelince bikiniyi,şortu,mayoyu giyip kendimizi deniz kenarına atmayı düşünürüz. O sıcaklarda yapılacak en iyi şeydir. Avrupaya ilk gidişimden önce burdan bir hocam "Boşuna umutlanma.İtalya koyu katolik,kızları üstsüz denize sokmuyorlar" demişti. Sonra yaz geldi,sahildeyim; bu lafı aklıma geldi "Yanıldığınız çok açık hocam" dedim kendime...

İsveç: Bu Kadar Düzen Bize Fazla

          Aylardır yazmıyorum. Bugün yazasım geldi. Seyahatlerin yazıya dökülmesi gerekiyor. Böylece hem anılar kaybolmamış oluyor, hem de gidecek olanlara yol göstermiş oluyorum. Gerçi bu kurlardan sonra nasıl seyehat edicez, bilmiyorum. Yıllık seyahat sayısını ve süresini kısaltmaktan başka çıkar yol görünmüyor. Yaptığım 4 gecelik seyahatlerden biri İsveçti. Niyet Litvanyaydı ama bilet fiyatları aniden fırlayınca kısmet İsveç oldu. Nordik ülkelere ilk gidişimdi. Göçmenlerden fazlasıyla ağzı yanmış bir ülke isveç. Ekonomi iyi olduğu için herkes oraya kapak atmaya çalışıyor. Nüfus'ta az. Girişte yine problem çıkardılar bana. Alsak mı almasak mı? Düşünüyorlar. 2. , 3. kişiyi çağırıyorlar. Adamların bize bakış açısı belli, bi de ben tipten kaybediyorum zaten. İnanın mührü vurdü, içerden düğmeye basıp kapıyı açıcak bekliyorum öylece. Neyse sonunda girdim.       Havaalanından şehir merkezinde ki otobüs garına shuttle bus var. Yolda gidiyorum...

İranda Zerdüştlük 1- Ateş Tapınağı

    Bitmedi gitti şu iran yazıları dediğinizi duyar gibiyim.Ama ülke tarih ve kültür dolu olunca anlatıcak çok şey oluyor, mevzu uzuyor. Ateş Tapınağında      Malumunuz iran zerdüştlüğün doğum yeri,eskiden kalesiydi. Ama bugün için artık bunu söylemek zor. Yezd şehri iran zerdüştlerinin merkezi olarak bilinir. Çünkü burda zerdüştlerin en kutsal mekanı olan ateş tapınağı vardır. Sönmeyen ateşin tapınağı. Nam-ı diğer ateş kedeh.Milattan sonra 470 yılından beri yanıyor bu ateş. Zerdüştlük dualist bir tanrı inancına sahiptir. İyilik tanrısı Ahuramazda ile kötülük tanrısı Ehrimen bu dünyada daima savaş halindedir.Cennet,cehennem inancı,sırat köprüsü,harut ile marut gibi öğeleri barındırır ve bu öğeler islamiyete de geçmiştir.Malum; peygamberin en yakın arkadaşı Selman-ı Farisi iranlıdır ve kaynaklardan öğrendiğimize göre teoloji hakkında oldukça bilgili biriymiş. Kendisi Oryantalistlerce  Kur'an yazarlarından biri olarak görülür. İran tabi kıl...