Ana içeriğe atla

Afrikayı Adımlarken-3






     Cape Town'da geçen bir kaç çılgın günden sonra, ülkenin içlerine açılma zamanı geldi diyip Durban'a bilet aldım. Benim planım Güney Afrikanın yanısıra bu ülkenin eksklavı (başka komşusu olmayan) ve çok küçük bir ülke olan Lesotho'ya gitmekti. Lesotha kırsalında at'la tura çıkıcaktım. Gece açık arazide veya yerlilerin çadırlarında yatıyorsunuz filan böyle egzotik bir gezi planlıyorum. Ama sekteye uğradı. Burdan gitmeden önce okumuştum. Lesotho sınırda vize veriyor diye ama tur firması illa konsolosluktan vize almalısın dedi. En yakın konsolosluk durban'da ve benim yeterli zamanım yok. Evrakta yok yanımda. Mecburen vazgeçmek zorunda kaldım. Başka bahara kaldı.
     Eee napıcam. Burdan gitmeden bir B planı yapmıştım. Lesotho olmazsa Swaziland isimli küçük- küçücük bir ülke daha var. Bizden vize istemiyor. Oraya giderim dedim. Böylece B planına geçiş yaptım. Durban yoluna kasıtlı olarak otobüsle gittim sırf doğal güzellikleri görebilmek için. Gerçekten değdi. O nasıl bir doğadır. Şu güzelliğe bir bakın yahu. 








     Bu arada Durban'a giderken otobüs Lesotho sınırından geçiyor. Abi sınır mınır yok. yürü geç. Bir ara yolumu değiştirip girmeyi filan bile düşündüm ama, içerde yakayı kaptırma riski var.  Sınır kapısı denen yerler tahta bir bariyer. Orda da gümrük memuru yok. Lan oğlum siz ne vizesi istiyonuz benden. Vize var ama sınır yok. 
Ama "BA" işte. Yani Burası Afrika.

Evet Burası Güney Afrika- Lesotho sınırı. Çit'i farkeden?




     Konuyu biraz değiştiricem ama Güney Afrika'da alışmanız gereken şeylerden biri de şudur. Heryer de hristiyanlık propagandası yapılıyor. Otobüse bindim. Video dönmeye başladı. Ama bu Laikliğe aykırı demiştim kendime. Daha kırsal yerlerde papaz biniyor otobüse ve başlıyor vaaz vermeye. Tabi sonunda para topluyor. Kafede oturuyorsunuz diyelim birden gelip masanıza oturuyor ve sizi kiliseye davet ediyorlar filan. 

     Neyse Durban'a vardım. Yerleştim. İlk kez denize girme imkanı doğdu. Ülkenin bu kısmı hint okyanusu,yani deniz girilebilir. Atlas okyanusu gibi değil. Sahilleri orta karar. Çok temiz sayılmıyor. Cape Town dışındaki şehirler gerçekten pis. Şortu giydiğim gibi kendimi hint okyanusuna saldım. Ohhh misss. Elemanın biri sürekli sahili geziyor. Çıkın denizden filan diyor. Yaaa niye çıkıyoruz abi mis gibi su. Bırak yüzelim işte. Sebebini sonra anlıyorum. Meğer ortalık köpekbalığı kaynıyormuş. Neyse ki öğle yemeği olmadım. 

Durban Plajın'da


Durban'da fakirlik, pislik daha da göze çarpıyor. Güney Afrika'da işsizlik oranı %30'larda. Sonra görecektim ki, bu daha bişey değil. 2 günde Durban'da geçirdikten sonra.
Bekle beni Swaziland...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde