Gittiğiniz yer Sri lanka gibi tropik ve budist bir ada ülkesi olunca yapıcak çok şey oluyor. Fil'e binmek, botanik parklarına gitmek, kumsalda tüm gün takılmak, tapınakları gezmek, maymunlarla içli dışlı olmak, balinaları görmek vb.. pek çok aktivite. Ben günlerimin çoğunu tapınakları gezip, kumsalda güneşlenip yüzerek geçirdim. Başkent colombo da pinnawela fil barınağına gideyim dedim. Bindim otobüse gittim. Tuk tuk'çunun biri yanıma geldi, "lütfen ailemi beslemem için bana yardım et" diyor. 2000 rupi istiyor, otobüs 30 rupi. Çok üzüldüm ama otobüsle gittim. İstediği rakam epey bi para. Böyle Sri lanka, mısır gibi yoksul ülkeler de insanlar hep sizden bişeyler istiyor. Hele mısırda şükran demekten dilimde tüy bitmişti. Mesela colomboda içki aldım, çıkışta adamın biri yanıma geldi. Yerli, tai, çinli hertürlü kadın var, istermisin diyor. Ne diyon abi dedim. Git ulan işine diyorum, adam peşimi bırakmıyor. Güç bela savdım başımdan. Sonra gitti başkasına musallat oldu. Neyse. Fil barınağına gitmek için bir durakta inip ordan tuk tuk'a binmeniz lazım. yolda şoför, pinnawala'daki filler vahşi, sadece görebilirsin, binemezsin; özel bi barınak var seni oraya götüreyim. Orda file binebiliyorsun dedi. İçimden fil bize binmesinde diyorum. Giriş min 3000 rupi. Ormanda yürüyüş filan yapıcaksanız 5000. File binicem baya bi tırstım, hayvan bi huysuzlansa; beni üstünden atıp silindir gibi geçicek üstümden. Bakıcısı var. Fazla kalamıyorsunuz üstünde. 250 m'lik bir parkurda dolanıyorsunuz. İsterseniz ıslanabiliyorsunuz da. Ben tamam dedim. Fil'i bi yalağın başına aldılar. Hayvan suyu çekip çekip hortumuyla bana sıkıyor. O aslında kendini serinletiyor. Donuma kadar ıslandım. Merak etmeyin bu işten sonra duş alma imkanınız var. Duş al elbiselerini kurut filan sonunda çıktım. Dönüşte botanik bahçesinde indim. Gerçekten çok güzel. Dünyanın her yerinden getirilmiş endemik bitki ve ağaç türleri var. Hem gezdim hem çimenlere yatıp öyle saatlerce kafa dinledim. Colombo da yürürken tesadüfen müslüman mahallesine girdim. Baya muhafazakar biyer. Önde adam arkada 4 hatun filan. Meşhur bi camisi var. Böyler ilginç desenli.
Botanik bahçesi |
Kandy'de kaldığım günler boyunca da boş durmadım elbet. İlkin sigiriya kayasını görmeye gittim. Sigiriya tarafına sabah 07:30 da direkt tek otobüs kalkıyor. Dönüşü yok. Dönüşte önce bandullaya gelmelisiniz. Sabahın köründe otobüs durağına gidiyorum, polis durdurdu. Sorgu sual. Tipten kaybediyorum ben yeminlen. Neyse saldılar beni. Otobüs beklerken kahvaltı ediyim dedim. Dükkanlar o denli pis ki anlatamam. İlk kez orda saldım kendimi, buna daha fazla direnirsem aç kalıcam. Bıraktım kendimi. Koşullara uyum sağlamalıyım. Neyse yola çıktım, Sri lanka da yol üstü manzaraları inanılmaz güzel gerçekten. O ayrı bi keyif. 2 saatlik bi yolculuktan sonra sigiriya da indim. Kaya uzakta görünüyor. Yürü allah yürü. Bi vardım giriş 30 dolar. Bu ne yaa dedim. Sri lanka da her yerin girişi gayet ucuz, bir tek burası çok pahalı. Çaresiz verdim. Başladım tırmanmaya. 1 saat lik bir tırmanıştan sonra kayanın üstüne vardım. Kocaman kaya, zamanında üstünde bi kralın sarayı varmış. Adam kayada ki bi mağaranın duvarına karılarının,cariyelerinin nü resimlerini yaptırmış. Resimlere bakarken "kralınız işini biliyormuş" dedim. Ortalık yıkıldı,millet kahkaha atıyor. Naptıysam 1 kare fotoğraf çektirmediler. Gizli saklı çektim. Gelip sildirdi. Ben bunun için 30 dolar verdim diyorum, yine de olmaz diyorlar. Neyse tepedeyim. Maymunlar her yerde. Kadının birinin elinden tüm bir bisküvi paketini çaldı bitanesi. Dönerken 2 kişiyle sohbet ediyoruz,pakistanlılarmış. Pakistana gelmek istiyorum, benim için güvenli mi? diye sordum. Valla görüyorsun yaşıyoruz dedi. İlginç bi bakış açısı.
Sigiriya kayası
|
Neyse ertesi gün bu kez. Kande viharaya tapınağına gittim. yolda tuk tuk şoförü "kadın istermisin" demesin mi? Sinirlendim. Bu senin işin değil, yoluna bak kardeşim dedim. Tapınağa vardık. Yahu arkadaş bu buddha heykeli konusunda, Sri lankalılar adeta "en büyüğünü ben yaptım" diye birbiriyle yarışıyorlar. Devasa bişey. Tapınağın bahçesinde bir gösteri vardı. Tuhaf kıyafetler içinde insanlar dansediyorlar. İki tane Budist monk'u durdurup, fotolarını çektim. İlk kez kirli bir budist tapınağı gördüm. Diğerleri çok temizken bu pisti. Benim bir prensibim var. Gittiğim ülkelerde sürekli böyle hareket halindeyim. Hiç durmuyorum.
Kande Viharaya tapınağı
|
Bir önceki bölüm de Ella da kalmıştık. Atlaya atlaya gidiyorum en son bi Sri lanka da yapılacaklar listesi hazırlıycam. Kandy'den Ella ya gidicem. Ella dan sonra tren yok; dedim ordan otobüsle güneye Tangalle inerim. Bu Ella treni dünyanın en güzel tren yolculuğu diye geçiyor. Gerçektende böyle dağların,çay tarlarının arasında şelaleler, akarsular ve bilumum yeşillikler arasından geçiyorsunuz. Şimdi gidicem ama kaldığım hostelin sahibi Kandy istasyonundan binme tren buraya kadar gelince zaten dolmuş oluyor ayakta gidersin dedi. Daha önce söylemiştim Sri lanka trenleri 2. dünya savaşı yıllarından kalma. İleride peradeniya istasyonu var, seni tuk tuk la oraya yollıyim, ordan binersin. Tren yanaşır yanaşmaz çantanı hemen pencereden içeri at, koltuğu kap diyor. Neyse tuk tuk çağırdı bu peradeniya istasyonuna gittim. 2.sınıf bi bilet aldım, vantilatör oluyormuş onda :-). Trenler baya ucuz. Başka gezginler de var. Tren geldi, çanta filan atmadım pencereden; şans eseri oturucak güzel bi yer buldum. Yol desen cennetten manzaralar. Saatler süren seyirlik bi manzara.
Ella treni |
Millet trenden sarkıp foto çektiriyor. Ella'ya vardım. Kalıcağım hostel hiç te sitede yazdığı gibi şehir merkezinde değilmiş. Merkeze 45 dk. Dağ içinde biyer. Bi an tuk tuk çu aldı beni götürüyor, ormanlık alanda işimi bitiricekler filan diyorum. Gezerken böyle kötü sürprizlerle karşılaşabiliyor insan. Vardık, Allahtan yemeği güzeldi. Zaten bi gece kalıcam diye kendimi teselli ediyorum. Tangalle otobüs saatlerini öğrendim. Ertesi sabah şehir merkezine döndüm. Bisküviyle yaptığım bir kahvaltı sonrası güneye okyanusa inmeye başladım.
Yorumlar
Yorum Gönder