Ana içeriğe atla

Mısır Yazıları- St. Catherine Manastırı





     Mısır'da sina dağına giden yol üzerinde St Catherine manastırı var. Bu manastır mısırda ki ilk hristiyan tapınağı olarak biliniyor. Manastırda şuan Aramit denilen Ortodoks papazlar kalıyor. Öğrendiğime göre göre kilisede 18 tane papaz varmış. Sina dağı turu aldığınızda bu kilise gezisi tura dahil oluyor. Tabi sinadan döndüğünüzde gezicek haliniz kalırsa. Gece tırmanırken önünden geçip gittik. Ertesi sabah döndüğümüzde yorgunluktan hatunumla kilisenin avlusundaki taşların üstüne yığılıp kaldık. Tarihini uzun uzadıya anlattılar ama özetle ilk çıktığı dönemlerde romanın zulmünden kaçan bir grup hristiyan bu bölgeye gelip kuruyor kiliseyi. Eskiden kocaman bir giriş kapısı varken bölgedeki bedevilerin saldırısı sonrası girişi taşla örüyorlar. Onun yerine bir çıkrık mekanizmasıyla rahipler istediği kişiyi kiliseye alıyor.Şimdiyse kiliseye giriş için daracık bir kapı var hepsi bu. Kilise çok sıkı korunuyor. Mısırda tüm hristiyan mabetleri böyle ama burası için güvenlik apayrı. Mısır halkının alışkanlıkları ve yapısı ayrı bir yazı olucak onları yazıcam.

Kilisenin eski giriş kapısı

Kilisenin şuanki giriş kapısı
Kilisenin görünümü



     Kilise oldukça geniş bir alan,dağın eteğinde kurulu. Kilise binasına girmek için değerli ağaçtan oyma ve işlemeli iki kapı var. İsimlerini unuttum ama biri Lübnan menşeliydi. Ben rahipleri görmeyi çok istedim ama gece ibadet etmişler o saatte hepsi uyuyorlarmış. Kilise kampüsünde fotoğraf çekimi serbest ama kilise içinde kesinlikle yasak. Yalvar yakar bir kare çekmeme izin verdiler. İçerde epeyce süslü püslü avizeler ve kocaman bir çarmıha gerilmiş isa haç'ı var.

Kilise girişinde ki tasvir

Kilisenin içi- Çekebildiğim tek kare


     Kilise alanında başka önemli şeylerde var. Musanın mısırdan kaçtığı zaman karısıyla tanıştığı kuyu burda. Daha doğrusu bu kuyunun o kuyu olduğuna inanılıyor. Kuyuda hala su var. Ve Napolyon mısırı aldığı zaman kuyuyu şöyle bir elden geçirtmiş. Kuyunun etrafındaki duvarlarda musanın hayatını betimleyen tasvirler var.

Musanın kuyusu

Kuyunun etrafında musanın hayatını anlatan bir tasvir


    Bunun yanısıra yine Tanrının musayla konuşurken yanan çalının da yine burda olduğuna inanılıyor. Çalıya yaklaşmanıza izin verilmiyor, biraz uzaktan görebiliyorsunuz. Kilisenin dışında rahipler iki dağın arasına kendilerine ev yapmışlar. Gece dağa tırmanırken dikkat ettim ışığı yanıyordu evin. Bu bölge şehir merkezinden epey uzak burda nasıl yaşıyorlar derseniz; inziva hayatı derim. Neyle yaşıyorlar derseniz. Sanırım turizm geliri ve insanların bağışlarıyla yaşıyorlar. Tam teşekküllü bir tesis aslında, hatta marangozhanesi bile vardı. Bölgede bedevilerde yaşıyor. Etrafta cirit atıyorlar. Onların kendi hayatı var.

Tanrı musayla konuşurken yanan çalı

Rahiplerin dağ eteğindeki evleri
Kilise bahçesindeki bir bedevi

    Kiliseyi gezmeyi bitirdik. Minibüse atladığımız gibi dahab şehrine hareket ettik. Yolda mola verdiler. Bir otelde kahvaltı ettik. Araplar menemene şakşuka diyorlar. Yollarda inanılmaz bir askeri hareketlilik var. Hatta tırmanıştaki alman minibüste rehbere "ne de olsa askeri diktatörlük" dedi. Rehber bozuldu ama ses etmedi. Sina dağı turunda bile yanımızda silahlı korumayla gittik. Neyse daha'ba ordan Şarm el şey'e geldik. Ve böylece akşam 21'de başladığımız turumuz ertesi gün 14'te sona ermişti. Yorgunuz argınız ama; Non-stop geziyoruz ve artık Kahire'ye gitmeye hazırız.

Yorumlar

  1. Sayende hayatımda yaşadığım en farklı deneyimdi diyebilirim.Yine çok güzel aktarmışsın sevgilim😘😘😘😚😚👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  2. Merhaba çok güzel anlatmışsiniz harika. Şarm el şeyhden buraya turlar gecemi yola çikiyor ? fiyat ortalaması nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba. evet manastır sina dağı çıkış yolu üzerinde yer alıyor. manastır gezisi tura dahildir.şarm el şeyhten turlar var. turlar gece oluyor. sanırım 21:30 gibi kalkıştı.gece oluyor çünkü sina dağına o sıcakta gündüz tırmanmak mümkün değil.ayrıca insanlar oraya gün doğumunu izlemeye gidiyorlar. çıkış çok zorlu onu baştan söyliyim. fiyat da sanırım 25 usd civarıydı.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ermenistan: Yakınsak ta, Uzağız

           Ermenistan gezisinin üstünden hayli zaman geçmesine rağmen bu yazıyı daha yeni yazıyorum. Ermenistana giderken biraz İrana gider gibi oldum. Başıma bişey gelirmi sorusu akılda yer ediyor. Moskovadayım sipariş verirken İstanbullu olduğumu öğrenen garson "Ben ermeniyim" demesin mi? Haydaa ne alaka filan olmuştum. İtalyada da başıma geldi, benim orda ki danışman "Biliyormusun ben Vanlıyım,ermeniyim" dedi. Ailesi kaçıp italyaya gelmiş zamanında. Böyle 2 tane tatsız anım var. Neyse.  Atlasjet in burdan erivana direkt uçuşu var. Ocak ayında atlayıp gittim. Varışta vize alabiliyorsunuz. O zaman 21 günlük vize 8 dolar gibi bişeydi. Yalnız uçuş gece. Sabahı bekler hostele giderim derken, havaalanında taksicinin biri yakama yapıştı. Burda niye bekliyorsun, açık restoran var seni oraya götüriyim, orda yemek yer sıcakta beklersin. “Don’t worry, we are good people” diyip duruyor. Neyse atladım gittik. Şık bir restoran. Kahvaltı söyledim. Baktım adam benden son

Sevgiliyle İspanya - Valensiya

       Bu sene çok ara verdim yazmaya, hatta bazı ülkeler hakkında daha tek kelime karalamadım. Granadadan sonra rotamızı valensiyaya çevirdik. Hesapta La Tomatina yani domates festivaline katılmak var. Bu festival her yıl ağustos ayında yapılıyor. Bunol kasabası valensiyaya yakın ordan gidicez diye buraya geldik. Granadadan Valensiyaya otobüs yolculuğu zor geçti, ispanya düşündüğümden daha büyükmüş. Granada otogarda türk baklavası satıyorlar. Aldık. Ama bizimkinin yanından geçemez. Hep derim bazı lezzetler ait olduğu topraklarda güzel diye. Vardık hostele yerleştik. Sabaha festival var bizde hal kalmamış. O kadar dolana dolana tabi. Baya düşündüm, posamız çıkmış vaziyette olduğu düşündüğümden daha pahalı çıktığı için festivale katılmamaya karar verdim. İleri ki bir tarihe kalsın dedim. Hostelde festival biletleri satılıyor. Bunolde sabah saatlerinde kamyonlar domatesleri meydana yığıyor, millet başlıyor domates savaşlarına. Aynı günün akşamı da festival partisi oluyor. Dedik ertesi gü

2023 Yılının Muhasebesi

     2023 Yılında 2'si yeni olmak üzere 3 ülkeye gittim. Yurtiçinde ise şuana değin gitmediğim hiçbir ile gitmedim. Gittiğim ülkeler: Birleşik Arap emirlikleri, Danimarka ve İsveç. İlkinde ocak ayında Dubai'ye gittim. Pek heves ettiğimden değil. Özellikle bayanlarda bu Dubai'ye gitmek bir prestij meselesi olarak görülüyor. Bunlar yanlış şeyler. Ülkede adım başı gökdelen var ve göçmen dolu. Her yerden gelmişler. İngilizler, Ruslar, Hintliler ve diğer milletler. Hani neredeyse ülkede Arap kalmamış desem yeridir. Kaldığım pansiyonun işletmecisi bile Ugandalıydı. Temiz bir ülke. Ve düşünüldüğünün aksine Dubai oldukça ucuz bir yer. Hayat kalitesi Türkiye'den daha iyi. Bizim binemediğimiz arabalara binebiliyorlar mesela.    2. olarak haziranda Danimarka'ya gittim. Ülkeye girişte sıkıntı çıkarıyorlar Türklere. İstemedikleri her hallerinden belli. Bir refah ülkesi. Ben Danimarka'yı çok sevdim. Nüfus az, yatay mimari ve bol yeşil alan var. Çok rahatlar. Baltık denizinde